1 Aralık 2011 Perşembe

KISIR DÖNGÜ





















Zaman mı bizi bu kadar adam eden,
yoksa biz miyiz zamana karşı direnen?
Karar veremediğim, anlam katamaddığım;
üstüne bir de şaşkınlıkla kendimi olaylara kaptırdığım
bir kısır döngü bu!
Zaman geçiyor, biz adam oluyoruz..
Biz adam oldukça zamana karşı direniyoruz.
Peki sonra?
Sonrasında olan tek şey alışkanlık..
Bu kısır döngü bağımlılık yapıyor.
Aynı şeyler tekrarlanıp duruyor;
ve biz aynaya bakmaktan korkar oluyoruz..  
Söyleyin; kaçımız aynaya baktığımızda memnun kalıyoruz;    
kaçımız aynada gördüğümüzü başkalarına gösteriyoruz?

5 Şubat 2011 Cumartesi

DEFNE'NİN ARDINDAN

Defne Joy Foster..
Herkes mi konuşur bir ölünün arkasından, herkes mi bir payda bulur kendine böyle diyaloglarda.
Yazık demem gerekir...
Ama ben de kendime bir payda buldum.
Ve yazmalıyım dedim..
Çok üzüldüm Defne'nin gidişine.
Enerjisi bu kadar yüksek birinin gidişi tam bir yıkım oldu bizim için..
Yani biz gençler için...
O bir kadındı,
o bir ünlüydü,
o bir programcıydı,
o bir anneydi
ve en önemlisi o bir insandı..
Kimseye düşmez aslında onu yermek veya yükseltmek.
Köşe yazarlarından biri en yazılmaması gereken zamanda,
ve en yazılmaması gereken şekilde Defne'nin ölümünü yazmış.
Sana mı kaldı ki Defne'yi eleştirmek.
Öbür tarafta da Defne savunucuları kalem sallıyor harıl harıl bu eleştiriye cevap vermek için.
Ya bir durun..
Eleştirmek nasıl o köşe yazarıyım diyen adama kalmadıysa,
Defne'Yii savunmak da size kalmadı aa dostlar.
Bırakın cevabı Defne Joy Foster'ın eşi verir zamanı gelince.
Zamanı gelince cevabı Defne Joy Foster'ın annesi babası verir.
Hatta sevenleri, arkadaşları cevabı verir.
Ama zamanı gelince..
O sözüm ona ahlak bekçiliği yapmaya kalkan ama ahlakın binde birini taşımayan köşe yazarının yazısını eleştirerek siz ne büyük hata yaptınız farkında mısınız?
O Saflığınıza gülüyordur şimdi, masasının başında.
Biliyordu bu kadar çok tepki geleceğini..
Biliyordu Türk kanı taşıyanların ölünün arkasından iftiraya katlanamayacaklarını..
Bu yüzden yazdı hepsini..
Siz tepki verin ki, yazısı en çok tıklanan yazı olabilsin.
Hatta Twitter'da "Trend Topic"ler arasına girebilsin.
Hatta yazdığı yazı günler geçse de akıllarda kalabilsin.
İşte bu kadar safsınız ve hatta bu kadar sazansınız.
Görmeseydiniz şu adamın karaladığı bikaç satırı.
Onu bir şok etseydiniz eli kalem tutan insanım..
Siz de yazdınız satırlarca cevap..
Neden?
Çünkü, O köşeyazarının yazısı twitter'da Trend Topic'lerin arasına girebilsin diye.
Girdi de zaten..
Siz siz olun enine boyuna düşünmeden hareket etmeyin bir daha...
Babam hep der, düşünmeden asla konuşma...
Ben de sizlere diyorum ki, sakın düşünmeden elinize kalem almayın..
Sevgiler..

SIRADAN BİR RÜYA..



Açarsın müziği son ses. Sanki müzik senin iç sesini bastırabilecekmiş gibi. Kandırırsın kendini. Ne iç sesine engel olursun ne de çalan şarkıyı anlarsın o son seste. Farkedersin durumu çok geçmeden. Lanet olsun der ve gidersin odadan. Bir kadeh şarap koyarsın kendine. Yanına da alırsın sigaranı, kül tablasını. Basar gidersin balkonuna. Tabi mevsimlerden yazsa. Veya baharsa.. Evinin balkonu bir de cadde üzerine bakıyorsa o gece senden alası yok. Caddeye bakmıyorsa nolcak ki? Yani sonuçta yapacağın şey yıldızlara bakıp, hayal kurmak olacak. Birini getireceksin gözlerinin önüne. Belki eski sevgilin belki de sevgilin olmasını istediğin sevgili adayın. Ama sonuçta bu hayaller en masum hayaller.. Yudumlarken şarabını, yakarsın bir de sigara. Müzik hala sonses çalar içerde ama sen uzağındasındır. Ninni gibi gelir sana..